5651 sayılı Kanunun Değişiklik Tasarısı ile ilgili Rapor

İSTANBUL – 04 Şubat 2014 Basın Açıklaması

5651 sayılı Kanunun Değişiklik Tasarısının Getirdiği Değişiklikler Üzerine Bir Değerlendirme Raporu

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak son günlerde gündemde olan ve bu hafta içerisinde meclis gündemine de taşınacak olan “5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” üzerine bir değerlendirme raporu hazırladı.

Raporda 5651 sayılı Yasada öngörülen değişikliklere ilişkin tasarı metni uygulamadaki sorunlarla beraber eleştirel açıdan değerlendirilmiştir.

Raporda açıklandığı üzere mevcut yasa çoğu zaman yasal dayanakları aşan keyfi uygulamalara sebep olmaktayken ve daha da önemlisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından 2012 senesinde 5651 sayılı kanunun erişim engellemeye dair hükümlerinin sözleşmeye aykırı bulunduğuna hükmedilmişken kanunda, insan hakları ve özellikle ifade özgürlüğünü geliştirici nitelikte hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Mevcut insan haklarını ihlal eden hükümlerin mevzuattan ivedilikle kaldırılması gerekirken bu sorunlar görmezden gelinmiş ve hükümet orta ve uzun vadede çok daha vahim sonuçlara yol açacak, sansürü sistematikleştirecek yeni bir yasa tasarısını TBMM Genel Kurul’una göndermiştir.

Rapora göre, teklif edilen değişikliklerin hukuki süreci fazlasıyla hızlı ve alelacele olmuştur zira 42 farklı yasa bir aydan kısa bir sürede herhangi bir kamusal müzakere dahi olmaksızın değerlendirilerek bir Torba Yasa Tasarısı içine konulmuştur. Raporun açıkça ortaya koyduğu gibi Tasarının her bir maddesinin ayrı ayrı hukuksal sorunlara kaynaklık etmesinin ötesinde metin bir bütün halinde değerlendirildiğinde hukuk devleti açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu husus özellikle iki noktada tekrarlanmaktadır. Birincisi; yasa, kanuni idare ve hukuk devleti ilkesine aykırı olarak idareye keyfi düzenlemeler yapma, idare yaptırımlar uygulama yetkisi vermektedir. Bu uygulamaların yasal sınırları belirsiz olduğu gibi TİB hem yasama, hem yargı hem de yürütme yetkilerini tek elde toplamaktadır. İkinci temel sorun, yasa tasarısının keyfi uygulamalara karşı çıkmayı mümkün kılacak etkili başvuru yollarını içermemesidir. Bütün tasarı, İnternet üzerinden bilgi ve belge paylaşan kullanıcıların başta ifade özgürlüğü olmak üzere Anayasal hakları hiç dikkate alınmadan hazırlanmıştır.

Bu yapısal eksiklikler yasanın tamamını Anayasa ve insan hakları hukuku açısından sakatlamaktadır.

Raporda altı çizilen bir başka önemli konu ise TİB Başkanı’nın erişimi doğrudan olarak kendi kendine erişim engelleme kararı alabilecek olmasına dair teklif edilen düzenlemedir. Rapora göre olağanüstü bir yetki yasası niteliği taşıyan değişiklik teklifi; yasama, yürütme ve yargı erklerinin tamamını bir istihbarat örgütü haline dönüşen TİB’e devretmektedir. Tasarı, ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir yasadır ve böyle hassas bir konuda idari otoritelere aşırı derecede geniş takdir yetkisi tanınması ifade özgürlüğünün kullanılması açısından toplumda caydırıcı bir etki yaratacaktır.

Raporda önerilen sınırlamaların fazlasıyla geniş olması ve veri saklama süresi de dahil olmak üzere diğer tüm detayların düzenleyici işlemlerle idare tarafından düzenlenecek olmasının özel hayata önemli nitelikte bir müdahale olduğuna dikkat çekilmiştir.

Rapora göre tasarıyla getirilen Erişim Sağlayıcıları Birliği özgür irade ile kurulmuş olan bir kurum değildir ve kurumların Birliğe zorunlu üyeliği her açıdan dernek kurma özgürlüğü ihlal edilmektedir.

Rapor hukuka aykırı içeriğin uyar-kaldır yoluyla kaldırma uygulamasından çıkıp URL tabanlı engelleme yoluna gidilmesi kişisel Twitter, Facebook hesapları ve YouTube videoları veya hesaplarının da erişim engelleme kararlarına konu olacağını belirtmektedir.

Raporda belirtildiği üzere hükümetin, kanuni dayanaklardan yoksun ve ifade özgürlüğü, politik söylem ve bilgiye erişim gibi temel hak ve özgürlükleri orantısızca kısıtlayan mevcut tasarı yerine ifade özgürlüğünün İnternet üzerinde korunmasını daha da genişleterek Anayasa ve insan hakları sözleşmesine, uluslararası standartlara uyulan yeni bir politika geliştirilerek geniş bir kamuoyu yoklaması ile beraber şeffaflık, açıklık, çoğulcu, hukuki, temel hakları baz alan yeni bir mevzuat düzenlemesine gitmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Yasa Tasarısının her bir maddesinin Anayasa ve insan haklar sözleşmelerine aykırılığı bir yana, bir bütün olarak hukuk devletini yok etme yolunda atılan bir adım olacağı düşünülmektedir.