“Mesele aslında siyasi” – ntvmsnbc.com

“Mesele aslında siyasi” – İnternet- ntvmsnbc.com:

İnternet hukuku uzmanı Doç. Dr. Yaman Akdeniz’e göre MySpace, last.fm gibi uluslararası platformlara kolayca erişim engeli koyma uygulamasının geri planında, ‘okuyacağınız, izleyeceğiniz herşeye biz karar veririz’ anlayışında bir siyasi tavır bulunuyor.

Noyan AYAN, ntvmsnbc
Güncelleme: 13:49 TSİ 23 Eylül. 2009 Çarşamba

İSTANBUL – Müzisyenlerin ilk adreslerinden MySpace ve last.fm’in de Türkiye’de erişim engeli uygulanan siteler arasına girivermesi yeni bir şaşkınlık ve kızgınlık dalgası yarattı. MySpace ile Müzik Yapımcıları Derneği (MÜ-YAP) arasındaki telif ihtilafından kaynaklandığı öğrenilen erişim engelinin şu sıralar varılması beklenen bir uzlaşmayla kaldırılacağı söyleniyor.

Ancak gerekçe ne olursa olsun milyonlarca üyesi ve uluslararası bilinirliği olan dev portallara bile erişimin mahkeme kararı olmadan sadece bir savcılık ‘tedbir’ kararıyla engellenivermesi, Türkiye’de internet yayıncılığının karşı karşıya olduğu aleni yasakçılığın daha ne kadar süreceği sorusunu gündemde tutuyor.

Özelde MySpace, last.fm ve Akilli.tv sitelerinin kapatılması, genelde de Türkiye’deki internet hukuk anlayışı üzerine Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve cyberlaw.org.uk
sitesinin kurucusu Doç. Dr. Yaman Akdeniz’le söyleştik. Türkiye’de 4 binden fazla yerel ve uluslararası siteye erişim engellenmiş durumda. Bunlara Bayram öncesinde dünyanın en büyük müzik paylaşım sosyal ağlarından ikisi, MySpace ve last.fm de eklendi. Sizce bu mesele nasıl hallolur?
Aslında erişime engelli sitelerin sayısı çok daha fazla. Mayıs 2009 itibarı ile 5651 numaralı İnternet Kanunu uyarınca 2601 siteye erişim engellenmişti. Bugün itibarı ile bu sayı 3000’in üzerinde. Maalesef Telekomünikasyon İletisim Başkanlığı yaklaşık bir senedir sistematik olarak yayınlamış olduğu erişim engelleme konusundaki detaylı istatistikleri artık yayınlamama kararı aldı. Açıklık ve şeffaflık açısından geriye bir adım atıldı. O bakımdan tam sayı söylemek ya da yorum yapmak zorlaştı. Fakat her ay sistematik olarak yaklaşık 200 siteye erişim engellendiğimi geçtiğimiz aylar ve yıl içinde gözlemledik.

Bunlara ilaveten 5846 numaralı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Ek Madde 4 uyarınca erişime engellenmiş 3000’in üzerinde site olduğu da söyleniyor. Bu erişim engelleme talepleri genelde MÜ-YAP’tan geliyor.

Dolayısıyla Türkiye genelinde sebebi ne olursa olsun en az 6000 siteye erişimin engellendiğini söylersek bu rakam kesinlikle abartılı olmaz.

MySpace, ve last.fm konusuna gelince bu sitelerin ortak özelliği sosyal ağ çerçevesinde müzik paylaşımı. Konu müzik paylaşımı olunca akla da ilk gelen tabii ki korsan yayın. Zaten erişim engelleme kararları da T.C. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilmiş. Mahkemeden ziyade Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen erişim engelleme kararı da akla 5846 numaralı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Ek Madde 4’ünü getiriyor. Bu madde gereği Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserlerin içerikten ve yayından çıkarılması öngörülmüş.

Nasıl işliyor bu Ek Madde 4?
İhlâle konu eserlerin içerikten ve yayından çıkarılması için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi (mesela MÜ-YAP) öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister. Eğer bu kanuna ve bu maddeye göre hareket edilmiş ise o zaman MÜ-YAP ‘ın ya da telif hak sahiplerinin MySpace, last.fm, ve Akilli.tv ile temasa geçip ihlal içeren içerikleri yayından kaldırmalarını istemiş olmaları lazım. 3 gün içinde cevap alınmamış veya MySpace, last.fm ve Akilli.tv “ihlal yok biz yayına devam ediyoruz” cevabı vermişler ise o zaman telif hak sahipleri Ek Madde 4 gereği ikinci aşamada, ihlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcılardan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulmasını isteyebilir.

MySpace, last.fm, ve Akilli.tv erişim engellemeleri de büyük bir ihtimalle bu format izlenerek olmuştur. Fakat eğer telif hak sahipleri veya MÜ-YAP öncelikle MySpace, last.fm ve Akilli.tv ile temasa geçmeden direk olarak Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihlal var diye başvurmuşlar ise o zaman Savcılığın başvuruyu red etmesi gerekirdi. Detayları bilmediğimiz için daha fazla yorum yapmak zor.

Bu arada Ek Madde 4 ihlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanabileceğini de söylüyor. O bakımdan eğer ihlal var ise ve MySpace, last.fm, ve Akilli.tv ihlal içeren içerikleri yayından kaldırırsa sitelerin hemen erişime açılması gerekir. MySpace, last.fm, ve Akilli.tv eğer ki ihlal olmadığını iddia ederler ise o zaman hemen Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na itiraz edip sitelerinin erişime açılmasını talep etmeliler.

AB’DE SİTE KAPATILMAZ!

Uzun yıllar çalıştığınız İngiltere’de telif haklarının internet yoluyla ihlali durumunda ne gibi yaptırımlar uygulanıyor?
İngiltere’de MÜ-YAP benzeri bir kuruluş olan BPI (The British Recorded Music Industry) erişim engelleme yoluna bugüne kadar gitmedi. Mahkemelerden böyle bir talepleri olmadı. Zaten gerek İngiliz Kanunları’nda gerek AB Direktiflerinde erişim engelleme çözüm olarak öngörülmemiş. İngiltere’de kanunlar sadece paylaşımcıların ve paylaşımı teşvik eden web sitelerininin sahiplerinin cezalandırılması söz konusu. Meslea geçtiğimiz yıl içinde meşhur bir yer altı sitesi olarak bilinen Oink bir polis operasyonu ile kapatıldı ve site yöneticileri tutuklandı.

BPI genelde P2P sistemleri ile telif haklarına aykırı içerikleri paylaşanlarla uğraşıyor. Çok sayıda dosya paylaşan kullanıcıları tespit edip haklarında hukuki işlem yapıyor, ve genelde bu kişiler mahkemeler tarafından para cezasına çarptırılıyor.

Servis sağlayıcılar?
Servis sağlayıcılar için İngiltere’de uyar-kaldır sistemi uygulanıyor, ve telif haklarına aykırı içerikleri uyarıldıktan sonra yayından kaldırmazlar ise sorumlulukları doğuyor. Yayından kaldırmaları mümkün değil ise erişim engelleme gibi bir zorunlulukları yok, ve bugüne kadar İngiltere’den telif haklarına aykırı hiç bir içeriğe erişim engellenmemiştir.

BPI ve büyük müzik ve film şirketlerinden gelen baskılarla İngiliz hükümeti hukuki alt yapıyı internet ve korsan yayın açısından tekrardan gözden geçirmeye karar verdi ve Yeni Zelanda ve Fransa’da bahsi geçen ‘3-strikes-out’ (üç ihlalden sonra ceza) sistemi ile kullanıcıların üç ihlal sonucunda internet erişiminin kesilmesi, düşünülen çözümlerin başında geliyor. Sitelere erişim engelleme ve sansür gibi erişimin kesilmesi de aslında korsana karşı bir çözüm değil. Aksine internete erişimin engellenmesi insan haklarına tamamen aykırı!

MySpace’te üyeliği bulunan diğer müzisyenlerin ticari hakları da eklenebilir mi buna? Telif hakkı ihlali gerekçesiyle MySpace’e erişim topyekün engellendiğinde, orada müziğini duyuran, reklamını yapan, kitlelere ulaştıran diğer binlerce müzisyen maddi ve manevi zarara uğratılmış olmuyor mu?
Biraz mangal yakarken orman yakmaya benziyor tabii ki. Daha önce belirttiğim gibi erişim engelleme kararlarında orantısızlık ve ölçüsüzlük var. Bu sitelerin amacı kanuna aykırı yayın yapmak değil. İçerik ve yayın açısından korsan siteler gibi değil bu sosyal paylaşım ağları. Bunu göz önünde bulundurarak savcılığın bence erişim engelleme kararı vermemesi gerekirdi. Birilerinin hakları korunurken başkalarının haklarının ihlali söz konusu.

MySpace abonesi bir müzisyenin başvurabileceği yasal yollar yok mu bu erişim engeli kararına karşı?
Bu tip sitelerin erişime engellenmesi birden fazla hak sahibini doğal olarak karşı karşıya getirebilir. Nasıl biz kullanıcıların bilgi edinme hakkı elinden alınıyorsa, aynı şekilde bazı kullanıcıların ve mesela müzisyenlerin de bilgi verme ve paylaşma hakları ellerinden alınmış oluyor bu kararla. Kararı veren savcılıktan erişim engelleme kararının kaldırılmasını talep edebilir zarara uğrayan kullanıcılar.

‘İÇERİK BİZDEN SORULUR!’ MESAJI VERİLİYOR

Türkiye’de ‘devlet’in interneti hala anlayamadığı söylenir. Naif bir eleştiri değil mi bu?
Senelerdir bunu söylüyoruz ve bu deyişte mutlaka bir doğruluk payı var. Zaten anlasalardı erişim engellemenin bir çözüm olmadığını görürlerdi. Öte yandan uygulamacılar erişim engellemenin bir çözüm olmadığının da farkına vardılar bana kalırsa.

Bugün herkes YouTube’a ya da şimdi MySpace ve last.fm’e nasıl girileceğini biliyor. Fakat bu sitelere erişim engellenmesi ile kullanıcılara ve bu site sahiplerine gönderilen politik mesajlar var. Kullanıcılara açık açık “Burası Türkiye, burada içerik bizden sorulur, biz istemezsek siz bakamazsınız, okuyamazsınız” denilmeye çalışılıyor, yani sansür uygulanıyor. Yoksa bu sitelere erişim açık olsa biz kullanıcılar bu rahatsızlık duyulan içerikleri tespit etmekte çok zorlanırız.

Demek istediğim aslında ortada gözle görülür, planlı, bilinçli bir hak ihlali yok. Neden derseniz de bunun cevabı bu sosyal paylaşım ağlarının asıl amacının kanunsuz iş yapmamak olduğundandır. Bu siteler bütün dünyada bilinen ve kullanılan legal siteler.

Erişim engelleme ile rahatsızlık duyulan içerikler ya da hak ihlali olduğu iddia edilen içerikler yayından kalkmış olmuyor. Aksine ihlaller devam ediyor. Sadece Türk halkının bu nedenlerden dolayı bu sitelere erişim hakkı elinden alınmış oluyor. Erişim engelleme ölçüsüz, orantısız, duyarsız ve düşünce özgürlüğüne aykırı bir uygulamadan ibaret.

Bu sitelere ve sahiplerine gelince, erişim engellemelerinin arkasında mutlaka hem vergi ödenmesi, hem de ‘telif hakkı’ ödenmesi vardır. last.fm ve MySpace streaming yapıyor, yani radyo gibi çalışıyorlar. Nasıl radyoların çaldıkları müzikler için telif hakkı ödenmesi söz konusu ise burada da aynı şey söz konusu. O bakımdan vergiyi devlet, telif hakkını da eser sahipleri ve MÜ-YAP isteyebilir, ve mutlaka istiyorlardır. Bu söylediklerim YouTube için de geçerli. O bakımdan verilen erişim engelleme kararlarının politik bir tarafı da yok değil.

Türkiye’de internetin ‘sivilleşme’ şansı nedir?
Türkiye’de, diğer batı ülkelerinin tersine, 5651 numaralı kanun ile ciddi bir kontrol mekanizmasının temelleri atılmış oldu. Aslında sivilleşme için sil baştan başlamak lazım. 5651 Sayılı Kanun’un kaldırılmasının en doğru çözüm olduğunu düşünüyorum. Artık sansürcü zihniyetten uzaklaşmanın zamanı geldi. Kerem Altıparmak ile beraber geçen sene hazırladığımız “İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır: Türkiye’de İnternet İçerik Düzenlemesi ve Sansüre İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme” kitabimızda da önerdiğimiz gibi internetin düzenlenmesi uluslararası insan hakları hukuku ilkelerine, özellikle ifade özgürlüğü ve haberleşmenin gizliliğine saygılı olmalı. Sınırlandırmalar kanunla belirlenmeli, orantılı ve demokrasinin gereklerine uygun olmalı. Saklanması, okunması veya görüntülenmesi suç sayılmayan içerik internet içerik düzenlemesine de konu edilmemeli.

Yasada değişiklikler planlanıyor. Bu dedikleriniz olabilir mi?
Bahsi geçen yasa çalışmasını görmeden yorum yapmak zor. Fakat mevcut kanunu gözden geçireceğiz dedikleri zaman korkum daha kötüsünü yapmaları. Korkum, kanunu daraltmak yerine daha da genişletmeleri. Çünkü Pandora’nın kutusu açıldı bir kere. Bundan sonra erişim engellemeleri azalmaktan ziyade artış gösterecek gibi görünüyor.