Niçin bu kadar salağız? / POLİTİKA / Radikal İnternet: “HALUK ŞAHİN
POLİTİKA / 13/09/2008sahinha@yahoo.com
Amerikalı bir dostum ziyaretime geldi. Kendisi Kaliforniya’nın ünlü avukatlarından. Ama, Amerikan fıkralarında ‘köpekbalıkları’na benzetilen insafsızlardan ya da dava çıkar diye cankurtaran kovalayan aç kurtlardan değil. Bazı filmlerde gördüğümüz idealist avukatlardan. Ömrü, haksızlığa uğramış yoksulları, mültecileri, garibanları kollayarak geçmiş. Zencileri, Kızılderilileri, kimsenin yüzüne bakmadığı Türkleri parasız savunmuş.
Zaten ben de kendisiyle böyle bir Türk’ü savunurken tanımıştım.
Neyse, işte bu arkadaşa çılgın kentimizi ve güzel ülkemizi gezdiriyorum. Ucubistan manzaraları dahil hepsini ilginç buluyor ve genellikle övücü şeyler söylüyor.
Daha doğrusu söylüyordu. Önceki akşam oteline bıraktım, sabah baktım elektronik posta kutumda bir protesto mesajı. Ondan. Başlığı ‘Türk sansürünü protesto’. İçeriğini ‘Böyle rezalet olmaz!’ cümlesiyle özetleyebilirim. Ezcümle diyor ki:
‘Amerika’dan bir arkadaşım e-posta ile çok beğendiği bir siyasi karikatürün elektronik bağlantı adresini göndermiş. Meğer YouTube imiş. Bağlanmak için tıkladığımda karşıma kocaman bir sansür mesajı çıktı. Bunu nasıl yaparlar? Ne hakla? YouTube gibi çağımızın en demokratik iletişim paylaşım sitesini böyle sansürleyenler kendilerinin demokrat olduğunu iddia edebilirler mi? Böyle bir şeye izin veren bir hükümet demokratik bir ülkenin hükümeti olduğunu öne sürebilir mi?’
Mesaj böylece devam edip gidiyor.
İnanılmaz tepki gösteriyor, çünkü bizim arkadaş bu türden sansürün gerçekten anayasaya aykırı olduğu bir ülkeden geliyor. Böyle şeylere hiç alışkın değil. Suudi Arabistan’dan, Kuzey Kore’den, Çin’den, İran’dan, Sudan’dan filan gelseydi bir saniye bile şaşırmadan işine devam eder, protesto mesajı yazmak aklına bile gelmezdi.
İçinde bulunduğumuz kategoriye bakın: Suudi Arabistan, Kuzey Kore, Çin, İran, Sudan… Dünyanın en nefes daraltıcı despot yönetimlerinin bulunduğu ülkeler…
Ve Türkiye, sözümona, Kopenhag kriterlerini karşılamış, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülke.
Beş aydır süren (Utandığımdan arkadaşıma bunu söylemedim) bu yasak Türkiye’nin ifade özgürlüğü açısından bırakın Avrupa standartlarını, dünya standartlarının çok gerisinde olduğunun kanıtıdır.
Daha önce de yazdım: Bu komik yasaklamayla kendimizi dünyaya rezil ettiğimiz yetmiyormuş gibi, kendi insanlarımızı müthiş bir enformasyon kaynağından mahrum ediyoruz.
AKP iktidarı tarafından o kadar kötü bir internet yasası yapıldı ki, her an herkes bu muazzam hazinenin kapısını kendi insanlarımıza kapatıp anahtarını denize atabiliyor.
Birtakım provokatörler, sırf kolayca dolduruşa gelen Türkler YouTube’dan yararlanmasın diye kışkırtıcı mesajlar koyuyor ve sonra karşılarına bizim avukatın karşısına çıkan sansür mesajı çıkınca kahkahalarla gülüyorlar.
Acaba niçin bu kadar salağız? Asırlardır düşünce yasakları nedeniyle beyinlerimizi geliştiremediğimizden olmasın?”