Ümit Kıvanç – “İnternet yasakları giderek genişliyor” başlıklı yazısı – Taraf Gazetesi
02.10.2010
Ümit Kıvanç
İnternet yasakları giderek genişliyor
Şimdi Kürt meselesinden, referandumdan, Hanefi Avcı’dan, Fethullahçılardan, yükselen Anadolu sermayesinden, askerî vesayetten bahsetmeyeceğiz. Basit gerçeklerle ilgileneceğiz. Hani Türkiye acayip gelişip güzelleşiyor ve internet çağında dünyanın lider ülkelerinden biri olmaya doğru ilerliyor ya, biz de pırıl pırıl mavi gökyüzü altında şırıl şırıl şelalelerin falan yeraldığı resmi duvardan indirip arkasındaki çatlaklara, dökülmüş boyalara, pusuda bekleyen kan emicilere göz atalım.
Vimeo.com diye bir video paylaşım sitesi var. Youtube ve benzerlerinden farklı olarak buraya sadece kendi eserlerinizi koyabiliyorsunuz. Teknolojisi ve sunduğu hizmetler çok iyi. Filmler aksamadan teklemeden ve internet ölçülerinde bayağı yüksek kalitede izlenebiliyor. Eserlerini başka mecralarda sunma şansına sahip olamayan ya da internet âleminde ayrıca tanıtmak isteyen ya da özellikle internet için eser üreten onbinlerce insan vimeo’ya filmlerini koyuyor. Kişisel hatıra, gezi vs. filmleri pek az. Genellikle kısa filmler, müzik videoları, klipler, belgeseller, video-art türü eserler, animasyonlar, ekipman, film çekimi, kurgu konularında teknik bilgi verme amacıyla hazırlanmış filmler, yani ‘eser’ sıfatını hak edecek yüz binlerce video yeralıyor burada.
Türkiye’de belgesel veya kısa film üretiyorsanız, bizim televizyon kanallarının eserlerinizle uzaktan yakından ilgilenmeyeceğini zaten biliyorsunuz. En fazla, becerebiliyorsanız gösterimler tertipleyebilir ya da filmlerinizi birtakım festivallere yollayabilirsiniz. Bunlardan zaten gelir elde etmiyorsunuz, ama hiç değilse birileri yaptıklarınızı izliyor. Vimeo, bu konumdaki Türkiyeli sanatçılar için güzel bir mecra.
Meselâ ben de, kendi sitem gecetreni’ne filmlerim hakkında bilgi sayfaları koydum, filmleri de vimeo’dan kiraladığım yere koyuyorum, dünyanın her tarafından insanlar izleyebiliyor. Dünyada aynı şeyi yapan pek çok insan var. Vimeo’nun bir güzelliği de, hangi filmi kaç kişi izlemiş, nerelerden gelip izlemişler, bunları takip edebilmeniz.
Aslında bütün bunları geçmiş zaman kipinde anlatmam lâzım. Çünkü perşembe günü, oraya yeni koyduğum bir film ne kadar izlenmiş diye bakmak üzere vimeo’ya girmeye çalıştığımda şu yazıyla karşılaştım: ‘Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 28/09/2010 tarih ve 2010/93921 no’lu koruma tedbiri kapsamında bu internet sitesi hakkında verdiği karar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nca uygulanmaktadır.’ Yani: Yasak kardeşim!
Bir yılı aşkın süredir, filmlerimi oraya göre hazırlamak, yüklemek için günlerce uğraştım. Para ödedim. Yaptıklarım hiç değilse orada, internet âleminde bir karşılık buluyor diye şevk duyup birkaç şey daha yaptım. Kendi sitemi, filmlerim vimeo üzerinden izlensin diye yeniden düzenlemek için de epey uğraştım. Şimdi karşımda Ankara CBS’nin bilmemne kararı var.
Büyük ihtimalle, dünyanın dört bir tarafından onbinlerce kişinin oraya koyduğu videolardan birinde, hayatımızı karartmak ve ruhumuzu kurutmaktan başka bir şey yaptıklarını hiç ama hiç görmediğim, yaşamadığım devlet görevlilerimizin sinirine dokunan birşeyler vardır. Cart, yasaklamışlar. Aferin.
Değerli okurlar, ben bugüne kadar bu memlekette devletten başka türlü bir davranış görmedim. Herhangi bir şey üretmeye kalkan kimse de görmedi. Devlet ya bizzat bize hayatı zindan etti ya da bulabildiğimiz her soluk alma aralığını hunharca kapattı.
Sahiden merak ediyorum: ‘Yasaklayın şurayı!’ diyen resmî mühimadamların zihnindeki dünya ne kadardır? Akılları neyi ne kadar kavramaya yetiyor? Böyle bir siteye erişimi yasaklarken bir tür kişisel tatmin mi duyuyorlar? Ve asıl soru: Nasıl oluyor da, bir-iki insan, kendilerine verilmiş olağan ve insanüstü yetkilerle bir anda benim ve vimeo’da eserlerini sergileyen Türkiyeli başka sanatçıların üstüne çullanıveriyor. Bütün TC vatandaşlarını da oradaki her şeyden yoksun bırakıyor.
Ve bağlı olarak: Acaba Tophane’deki saldırganlar mı daha tehlikelidir, devlet görevlileri mi?
Şüphesiz beni duymayacaktır, ama buradan, geçen haftaki yazımı da hatırlatarak, cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum. Kendisinin vaktini almamak için kısa yoldan ifade etmeye çalışacağım: Yurtdışında birileriyle söyleşirken Türkiye’deki yasakçılıktan yakınmak, yasakların kalkması gereğinden sözetmek ne kadar kolay ve ne kadar hoş. Siz de yasaklara çok üzülüyorsunuz belli ki. Ya artık allah aşkına şu üzülmeyi bırakıp bir hareket gösterin. Bu tür bir yasaklama-engelleme, hangi akla hizmet sürdürülüyor? Üstelik genişletilerek.
Yapılan iş, herhangi bir dükkânda yasak yayın satılıyor diye gelip bütün çarşıyı kapatmaktır. Youtube yasağı zaten böyle bir şeydi; vimeo yasağıyla gördük ki, bu mantıktan kimse şüphe duymuyor. Görünen şudur: bir süre sonra, Türkiye’den, hiçbir video paylaşım sitesine erişilemeyecek. Çünkü hepsinde bizim savcıları harekete geçirecek şeyler bulunur istenirse.
Pek yavan bir şekilde ifade ettim durumu, biliyorum. Ama esas söylenmesi gerekenleri ve içimden geçenleri nasıl söyleyebilirim ki? Vimeo, benim yaptıklarımı sergilemem için tek şansımdı; onu elimden alan savcıya benzer yoğunlukta bir manevî zarar verebilmeyi elbette isterim, ama hem onun böyle bir manevî âlemi bulunmadığından bu mümkün değil hem de o isterse beni de yasaklar, kapatır, vs.