YAMAN AKDENİZ @cyberrights
Her altı ayda bir olduğu gibi Twitter, 2015 yılının ilk altı ayı için Şeffaflık Raporu’nu açıkladı. Raporda yayınlanan en çarpıcı istatistiki bilgi, dünya genelinde Twitter’a 1 Ocak 2015 ve 30 Haziran 2015 tarihleri arasında 442 mahkeme içerik çıkarma talebinin gönderilmiş olması ve bu taleplerden büyük çoğunluğunun, yani 408 tanesinin Türkiye’den gönderilmiş olması. Bu yetmezmiş gibi mahkemeler dışında, hükümet organları, polis veya Türkiye’de TİB gibi kurumlardan gönderilen 5 bin 651 talebin de en çoğu, yani 310 tanesi Türkiye’den gönderilmiş.
Dolayısıyla, Türkiye’den gelen toplam 752 talebin yüzde 34’ü kadarıyla ilgili işlem yaptığını ve ülke bazlı içerik gizleme politikasını (country withheld content policy) uyguladığını belirtiyor Twitter. Şeffaflık Raporu’nda bu şikayetlerin toplam 1978 hesapla ilgili olduğu belirtilerek, 2015’in ilk yarısında Twitter toplam 125 hesabı gizlediğini veya kapattığını belirtiyor.
Twitter’ın dünya genelinde 158 hesabı kapattığı göz önünde bulundurulduğunda da yüzde 79 oranında ve en fazla hesabın buzlandığı veya kapatıldığı ülke de Türkiye. Bu 125 hesap dışında 22 hesap Rusya’dan, 10 hesap Almanya’dan, bir hesap da Brezilya’dan kapanmış.
İlaveten gizlenen ve Türkiye’den gözükmeyen, kullanılamayan veya kapatılan 125 hesabın yanısıra 2015’in ilk yarısında Twitter Türkiye’den atılan 1667 tweet’i de gizlediğini veya kaldırdığını belirtiyor. Dolayısıyla, dünya genelinde kaldırılan 2 bin 354 tweet’in yüzde 70’i de Türkiye’den kaldırılmış durumda. Bizimkilerden başka Brezilya’dan 403, Japonya’dan 220 ve Rusya’dan 56 tweet kaldırılmış.
2015 verileri hiç şaşırtıcı değil
Aslında Twitter’ın şeffaflık raporlarını yakından takip edenler için 2015 verileri hiç de şaşırtıcı olmadı.
2014’ün ikinci yarısı için de benzer bir durum söz konusuydu. O dönemde de Türkiye bir numaraydı ve dünya genelinde gönderilen 376 mahkeme içerik çıkarma talebinin 328 tanesi ve mahkemeler dışında 149 talep Türkiye’den gönderilmişti. Toplam 477 talep 2b bin 642 hesapla ilgiliydi ve Twitter verilerine göre bu hesaplardan 62 tanesi gizlenmiş veya kapatılmış, benzer şekilde de 1820 tweet ülke bazlı içerik gizleme politikası çerçevesinde gizlenmiş veya kaldırılmıştı.
Asıl şaşırtıcı olan…
Twitter şeffaflık raporlarının tümü incelendiğinde asıl şaşırtıcı olan, 2012 yılı içinde toplam sadece bir mahkeme kararı ve altı diğer talebin gönderilmesi ve Twitter’ın da şikayet edilen 16 hesapla ilgili hiçbir şey yapmamasıyla başlayan süreç. 2013 için de Türkiye’den sadece 32 Twitter hesabıyla ilgili toplam beş mahkeme kararı ve dör diğer talep gönderilmişken, Twitter 2013 içinde de bu şikayetlerle ilgili olarak hiç bir işlem yapmamıştı.
İlk sancılı dönem 2014’ün ilk yarısı olmuş ve bundan sonra da yukarıda belirtildiği üzere talepler ve kaldırma ve gizleme uygulamalarında Türkiye’yi dünya birinciliğine götüren süreç başlamıştı.
Bilindiği üzere 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmalarından sonra hükümet tarafından ilk müdahale yapılan alanlardan bir tanesi internet ve sosyal medya olmuştu. Şubat 2014 içinde yapılan değişikliklerle 5651 sayılı Kanun’a ‘kişilik haklarının ihlali’ (Madde 9) ve ‘özel hayatın gizliliği’ (Madde 9A) nedeniyle içeriğe erişimin engellenmesi mümkün kılınmış, bu değerlendirme ve görev Sulh Ceza hakimliklerine verilmiş, kararların tek elden tebliği ve uygulanmasının sağlanması için Erişim Sağlayıcıları Birliği kurulmuştu.
‘Elimizden ne gelirse yapıyoruz’ politikası
Bu yerel sansür mekanizmasının aksamaması için tek engel Twitter’ın kendisiydi. Türkiye’nin az sayıda da olsa 2012 ve 2013 taleplerini umursamayan Twitter’ın yaklaşımını değiştirecek hamle 30 Mart 2014 seçimlerinden önce geldi ve Twitter’a ilk topyekün engelleme 20 Mart 2014 tarihinde yapıldı. Her ne kadar Twitter Anayasa Mahkemesi’nin 2 Nisan 2014 tarihli tarihi kararıyla tekrardan açılmış olsa dahi bu engelleme Twitter yöneticilerini fazlasıyla tedirgin etmişti. Sıklaşan San Francisco-Dublin-Ankara görüşmeleri sonrasında Twitter sıklıkla ülke bazlı içerik gizleme politikasını (‘country withheld content policy’) Türkiye’de uygulamaya başladı.
Bugüne kadar verilmiş çeşitli Sulh Ceza Hakimlik kararları dikkatle incelendiğinde engellemelerin temel hedefinin özellikle yolsuzluk, devlet şiddeti ve siyasi figürlere yönelen eleştiriler vb. nedenler olduğu anlaşılmakta. Siyasi ifade özgürlüğünü ilgilendiren bu tür konuların kamuoyunun yakın denetimine tabi olması, dolayısıyla koruma alanının daha geniş yorumlanması beklenmekteyken genelde muhalif hesapların engellendiği, gizlendiği veya bu hesaplardan atılan tweet’lerin askıya alındığı veya silindiği dikkat çekmekte.
Her ne kadar son raporunda Twitter 2015’in ilk altı ayında önlerine gelen 408 mahkeme kararının yüzde 60’ına, yani yaklaşık 245 tanesine itiraz ettiğini beyan etse de bunlardan sadece 12 tanesinde (yüzde 5) başarılı olmuş. Bunun ne anlama geldiğini açıklamak gerekirse, Twitter Türkiye’de bir nevi ‘Elimizden ne gelirse yapıyoruz’ politikası uyguluyor. ‘Hukuki süreçleri takip ediyoruz, itirazlarımızı yapıyoruz ama sonuç olarak da Türkiye’den bir daha erişime engellenmek istemiyoruz’ diyorlar. Bu kapsamda da ‘mecburen’ uyguladıkları ülke bazlı içerik gizleme politikası kapsamındaki engellemeler ve gizlemeler son sürat devam ediyor.
Artarak devam edecek
Bu vahim durumun 2015’in ikinci yarısında da artışla devam edeceği görülecek.
Özellikle 24.07.2015 tarihinde IŞİD, PKK ve DHKP/C örgütlerine yönelik operasyonların başlatılmasıyla birlikte başbakanlık tarafından başlatılan paralel operasyonla 5651 Sayılı Kanun’un yeni 8A maddesine dayanarak çok sayıda Kürt haber sitesiyle birlikte benzer şekilde içlerinde gazeteci ve aktivistlerin de yer aldığı çok sayıda Kürt kullanıcının da Twitter hesabına erişimin engellenmesine Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği tarafından karar verildi ve arka arkaya benzer kararlar verilmekte.
Twittar’a düşen
Haberleşme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü bakımından Twitter’a alternatif bir platformun bulunduğunu söylemek kolay değil. Bu nedenle kamusal bir tartışma platformu haline gelmiş Twitter’ın kullanıcılarının hakları, basit bir ticari karar alma sürecinin ötesinde koruma görmeli. Bu husus, konusu siyasi ifade özgürlüğünü oluşturan durumlarda daha da hassas.
Mevcut Türkiye politikası ve uygulamasıyla Twitter’ın demokratikleşme sürecine bir katkısı olduğu veya ifade özgürlüğünü koruduğunu söylemek mümkün değil. Dolayısıyla, Twitter’ın bir an önce Türkiye politikasını tekrardan değerlendirmesi gerekmekte.