Zaman’ın Andıç siteleri ile ilgili haberi

ZAMAN-WAP: “5 er, 1 subay adliyede, gözler Çiçek’te

10 Kasım, 2009

Kirli eylem planının ıslak imzalı aslının ortaya çıkmasıyla başlayan hukuki süreç sivil yargıda işlemeye devam ediyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Genelkurmay’ı işaret ederek olayla ilgisi olanların yargıya teslim edilmesi çağrısının ardından önemli bir gelişme daha yaşandı. Karargâhta ‘Kaos Planı’yla ilgili belgeleri imha etmekle suçlanan 7 subay ve bir sivil memurun ardından dün de imha işlemine katıldıkları ileri sürülen 5 er ve 1 subay Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. İki grup halinde adliyeye giriş yapan askerler, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara tanık sıfatıyla iki saat ifade verdi.

Sivil plakalı ve camları karartılmış bir minibüsle getirilen ilk grup, sabah saatlerinde protokol kapısından adliyeye alındı. Bu sırada adeta etten duvar ören sivil kıyafetli askerler görüntü alınmasını engellemek için yanlarında getirdikleri şemsiyeleri açtılar. Erlerin adliyeden ayrılmasından yarım saat sonra adliyeye gelen ikinci grup sorguya alındı. Edinilen bilgilere göre, darbe girişimi olarak adlandırılan skandal eylem planında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek’in bugün adliyeye gelmesi bekleniyor.

Kaos Planı’nın fotokopisinin yayınlanmasından sonra, Genelkurmay’da belgenin imhası için bilgisayarlarda ve bilgi destek şube müdürlüğünde temizlik yaptığı ileri sürülen askerî personel Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarca sorgulandı.

‘Kaos Planı’nın orijinaliyle birlikte Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara gönderilen ilk ihbar mektubunda önemli iddialar yer alıyordu. Mektupta, ‘Sivil savcılığın olaya el koyması hususu gündeme gelince Albay Çiçek’in bilgisayarı, ilgili şubedeki bütün bilgisayarlar ve ilgili server (ana bilgisayar) dahil her şey alınmıştır. Alınan tüm bilgisayarlar özel programlarla 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmiştir. Bu işlemler 19-20-21 Haziran 2009 tarihlerinde cuma, cumartesi ve pazar günü gizli bir şekilde gerçekleştirilmiştir.’ deniliyordu. Bunun üzerine harekete geçen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, mektupta ismi geçen rütbelilerin ifadesini geçtiğimiz ay sonunda aldı. Ancak 5 asker, Genelkurmay izin vermediği için sorgulanamamıştı. Söz konusu erler ve 1 binbaşı iki grup halinde savcılara ifade verdi. İlk grup, sabah saatlerinde sivil plakalı bir minibüsle Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Şahısların sorguları yaklaşık iki saat sürdü. İlk grubun adliyeden ayrılmasından sonra ikinci bir grup adliyeye alındı. Sorgulanan şahıslar adliyeden ayrıldı. Askerî personelin adları ihbar mektubunda tek tek yer almıştı. Mektupta söz konusu erbaş ve erlerin İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve planın hazırlık aşamalarındaki malzemelerin imha edilmesinde görev aldıkları şu şekilde anlatılıyor: ‘Aynı şekilde, Genelkurmay Karargâhı’ndaki tüm kağıt imha makineleri bir araya toplanarak, hukuki açıdan sıkıntı oluşturacak kırk torbaya yakın evrak bu makinelerde kırpılarak ve akabinde yakılarak deliller yok edilmiştir. Bahse konu işlemlerde görev alan erler de dahil olmak üzere tüm personel uygun(!) bir şekilde uyarılmıştır. ‘

‘Bu belge neden sızdı, sen onu söyle’

Ergenekon savcılarına gönderilen ilk ihbar mektubunda belgenin fotokopisi yayınlandıktan sonra yaşananlar bütün ayrıntılarıyla aktarılmıştı. Meçhul subay, İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın medyada yansımasıyla birlikte Genelkurmay Karargâhı’nda yaşananları özetle şöyle anlatmıştı: ‘Genelkurmay Başkanlığı olaydan, söz konusu belgenin medyaya yansıdığı gün sabah saat 04.30 itibarıyla Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı vasıtasıyla haberdar olmuştur. İKK ve Güvenlik Diresi Başkanı Tümg. M.Mutlu Arıkan ve beraberindeki bir Bnb. olayın olduğu sabah olayı incelemek üzere Bilgi Destek Daire Başkanlığı’na geldiklerinde, Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda görevli Alb. Çiçek’in haricindeki diğer iki şube müdürünün mesai başlangıcından önce Dz. P. Kur. Alb. Dursun Çiçek’in şubesinde bilgi ve belge temizliği yaptıklarına şahit olmuşlardır. Aynı gün mesai başlangıcında Alb. Dursun Çiçek’e Tümg. M. Mutlu Arıkan tarafından ‘Bunu siz mi hazırladınız?’ diye sorulmuştur. Alb. Çiçek panik içerisinde inkar ederek ‘Bunu biz yapmadık, bizim dairenin işi değil.’ deyince Tümg. Arıkan ‘Sen onu bırak, ben sana bu şekilde hazırlanan yüzlerce belge gösteririm, sen bana bu belgenin neden sızdığını söyle.’ diyerek tepki göstermiştir.’

Andıç siteleri, asimetrik savaş yaptı

Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı Destek Şubesi tarafından kamuoyunu yönlendirmek maksadıyla kurulduğu öne sürülen internet sitelerinde yayınlanan haberler zamanlama olarak dikkat çekiyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın da varlığını kabul ettiği sitelerde çıkan haberler siyasete göre şekillenmiş. Genel seçimlerin yapıldığı 2007 Temmuz ayında sitelerde yoğun bir şekilde ‘terör’ işlenirken cumhurbaşkanlığı seçiminin olduğu 2007 Ağustos ayında ‘irtica’ gündeme getirilmiş.

Sitelerde psikolojik harekât ‘irtica’ ve ‘terör’ üzerinden yürütülmüş. Danıştay saldırısı, Malatya Zirve Kitabevi’ndeki kanlı eylem, şehit cenazeleri, eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’e yönelik saldırı, Genelkurmay Başkanlığı’nca düzenlenen ‘Teröre Karşı Refleks’ mitingleri, başörtüsü, Abant Platformu, Türkçe Olimpiyatları ve Fethullah Gülen’le ilgili haberlerin provokasyon oluşturacak şekilde yayınlandığı görülüyor.

‘terörvegüvenlik.net’ 2006 yılında YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’e yapılan saldırıyla Alparslan Arslan’ın gerçekleştirdiği Danıştay cinayetinin benzer olduğu yönünde haber yapmış. Arslan’ın saldırıyı dinî sebeplerle yaptığı ileri sürülmüş. Malatya’daki Zirve Kitabevi’ne yapılan saldırıyı gerçekleştiren ekibin, namaz kıldıkları da iddia edilmiş. 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bir dönemde ‘irtica.org’ ve ‘irtica.net’ sitelerinde cumhurbaşkanının AK Parti içerisinden birisi olmaması içerikli yazılar ve haberler sıklıkla yayınlanmış. ‘AKP’ye kaos uyarısı’ başlıklı bir haber de yer almış. Aynı sitede Fethullah Gülen’le ilgili yazılar dikkat çekici. Gülen’i şiddetle eleştiren haberlerin dışında, Gülen’in teşvikiyle gerçekleştirilen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, Abant Platformu gibi Türkiye’yi dünyaya açan ve demokrasinin olgunlaşmasına katkı sağlayan etkinlikler ve dünyanın dört bir yanında açılan okullar ağır bir şekilde eleştiriliyor.

KUTLU DOĞUM NEYİN NESİ?

Sitelerde yer alan haberler sadece belli gruplara ve kurumlara yönelik olmakla kalmıyor. İslam âlemi tarafından Hz. Muhammed’in (sas) doğumunun kutlandığı Kutlu Doğum Haftası’na da göndermeler yapılmış. Kutlu Doğum Haftası için ‘Neyin nesi?’ başlığı ile haberler yayınlanırken, Kutlu Doğum Haftası’nın uydurma olduğu iddiasında bulunulmuş.

Yine ‘irtica.com’ ve ‘irtica.org’ adlı sitelerde AK Partili belediyeler hedef haline getirilirken, belediyelerin öğrencilere yaptığı yardımlar bile ağır bir dille eleştirilmiş. AK Parti hükümetinin göreve gelmesinden itibaren irticai eylemler içerisinde olduğu şeklinde bir izlenim oluşturulmaya çalışılmış. Başörtülü kadınların Meclis oturumunu izlemesinin kabul edilemeyeceği belirtilmiş. Toplumun hassasiyet duyduğu ‘din’, ‘milliyet’ ve ‘laiklik’ gibi alanlarda provokatif söylemlerde bulunmaktan da çekinilmemiş. Laiklik elden gidiyor temalı haberler yoğun bir şekilde yer alırken ‘Henüz yıkılmayan iki kalemiz var: Atatürk ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK). Başarabilirlerse sıra şimdi onlarda… Yargı gitti. YÖK gitti. Türk-İş gitti. Medya gitti. Son iki kalemiz de giderse, işlem tamam olacak…’ şeklinde toplumda kutuplaşma ve kaosa sebep olacak ifadeler sıkça kullanılmış. FURKAN CURA, CİHAN YENİLMEZ İSTANBUL

Genelkurmay suçu itiraf etti; imzası bulunanlar yargılanmalı

TSK tarafından kurulan 42 internet sitesinde karalama ve kamuoyunu yanlış yönlendirme amaçlı birçok haber yer alıyor. Hukukçular yetkilendirme olmadığı halde internet sitelerinin fişlenmesi ya da yönledirme amaçlı sitelerin kurulmasının görevi kötüye kullanma, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve hakaret suçlarını oluşturabileceğine dikkat çekiyor. Kanunda görevi kötüye kullanma suçunu işleyenler için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Doç. Dr. Ali Kemal Yıldız, kanunlarda hangi birimin, hangi kapsamda işlemler yapabileceğine yönelik bilgilerin yer aldığını belirtiyor. Yetkilendirme yoksa yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğunu ve suç teşkil ettiğini vurguluyor. Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, andıcın açıkça suç olduğu görüşünde. Kılıçkaya, konunun Türk Ceza Kanunu’ndaki ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama’ suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. TCK’nın 216. maddesi şöyle: ‘Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ Bilgi Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Yaman Akdeniz andıç işlemlerinde kategorize edilmenin söz konusu olduğunu kaydediyor. Akdeniz, ‘Ben kendi sitelerim için böyle bir andıçlama yapılsa ne yapardım diye düşündüğümde bu iş hakaret davasına kadar gider diyebiliyorum.’ ifadesini kullanıyor. TCK’nın hakaret suçunu düzenleyen 125’inci maddesinde şu ifadeler yer alıyor: ‘Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.’ DUYGU KOÇ İSTANBUL