YouTube’suz kültür başkenti olmaz / Yorum / Radikal İnternet
17/02/2010 01:11
Türkiye’nin ekonomisi büyürken bir internet sitesini kim takar diyebilirsiniz. Fakat tiranlık insanların yavaş yavaş susturulmasıyla başlar. YouTube yasağının ne kültürle ne de Avrupa’yla ilgisi var; İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti statüsü yasak kalkana kadar askıya alınmalı
DAVID KEYES
İstanbul’un göbeğindeki Sıraselviler Caddesi’nde kaldığım otelin balkonundan, bu hareketli ve modern metropolün niçin AB’ye üye olmayı hak ettiğini gayet iyi görebiliyorum. Türkiye gururlu ve ılımlı bir Müslüman demokrasi; güçlü bir ekonomiye sahip, Ortadoğu’nun geri kalanındaki umutsuzluğa ve işlevsizliğe çarpıcı bir alternatif sunuyor.
Doğu’yla Batı, laiklikle gelenek ve dinle hoşgörü arasındaki bu köprüden öyle etkilendim ki, Türkiye’nin
AB üyeliğini destekleyen bir YouTube videosu hazırlamaya karar verdim. Daha doğrusu, YouTube hükümet tarafından engellenmiş olmasaydı öyle yapacaktım…
Türkiye ikili oynuyor
Türklerin, en popüler internet sitelerinden YouTube’a erişimi 2008’den bu yana yasak. Siteye girmeye çalışığımda ekranımda şu mesaj çıkıyor: ‘Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin, 05.05.2008 tarih ve 2008/402 nolu KORUMA TEDBİRİ kapsamında bu internet sitesi (youtube.com) hakkında verdiği karar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nca uygulanmaktadır.’ Türkiye’nin en büyük internet sağlayıcısı olan Türk Telekom’un genel müdürü, kendisinin YouTube’a konulan videoları yargılayacak konumda olmadığını, sadece bir yasağı uygulaması yönündeki mahkeme kararlarına uyduğunu söylüyor.
YouTube Türkiye’de niçin mi yasak? Çünkü birisi cumhuriyetin kurucu atasına hakaret etme cüretini gösterdi. 2007’nin başlarında, Yunanistan kaynaklı olduğu söylenen ve Mustafa Kemal Atatürk’ü eşcinsellikle suçlayan çok sayıda video siteye konuldu. Bazı videolar Türkiye’den ‘Küçük Asya’ diye söz ediyor ve Türk bayrağına hakaret ediyordu. Ardından Mayıs 2007’de, hükümetin Atatürk’e hakaret eden her siteye erişimi yasaklamasına olanak tanıyan bir yasa çıkarıldı. Ceza Yasası’nın 301. maddesi de ‘Türk ulusu’na hakaret etme suçunu işleyenler için iki yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Şu Türkler hassas insanlar.
YouTube yasağının adını doğru koymalı: Derin bir güvensizlik hissiyatı ve insanın en temel haklarının bastırılması. Bugün her internet sitesini kapatmak veya her muhalifi, bırakın cezalandırmayı, tek tek tespit etmek bile imkânsız. Bunun yerine, başkalarına gözdağı vermek için belirli internet siteleri ve insanlar kullanılıyor. Küçük bir restoranın sahibi olan Mehmet bana şöyle diyor: ‘Atatürk’ü eleştirirseniz hükümet sizi yerin yedi kat dibine gömecektir. Çok güçlüler ve insanlar arasında korku duygusu hâkim.’
Princeton Üniversitesi’nin ünlü profesörü Bernard Lewis, Türkiye’yle İran’ın yakın gelecekte yer değiştirebileceği konusunda beni tekrar tekrar uyarmıştı. Türkiye’nin giderek daha radikal hale geldiğini, İran’ın da gerçek bir demokratik devrimin eşiğinde olabileceğini söylemeye çalışıyordu. Bu teoriyi birkaç Türk’e anlattım ve birçoğu buna katılmadı. Fakat Türkiye’nin ikili bir oyun oynadığı da şüphe götürmez. Kendisini bir taraftan modern, gelişmiş, seçimler düzenleyen bir demokrasi olarak sunuyor. Diğer taraftan temel internet sitelerini yasaklıyor ve kurucu atasına ‘hakaret eden’ herkesi hapis cezasıyla tehdit ediyor. Türklere Romalı tarihçi Suetonius’un şu sözleri hatırlatılmalı: ‘Gerçek özgürlüğün tadını çıkaran bir ülkede, insanlar özgürce düşünebilmeli ve bu düşüncelerini özgürce ifade edebilmeli.’
Türkiye’nin ekonomisi büyürken ve kaotik bir bölgeye istikrar getirirken, aptalca bir internet sitesini kim takar diye düşünebilirsiniz. Yanıt şu ki, bu iş hep böyle başlar: Önce bir internet sitesi, sonra bir gazeteci. Tiranlık bir günde egemen olmaz. İnsanların şartlandığı, sistemin parçası haline getirildiği ve susup boyun eğmeleri için korkutulduğu bir süreçtir bu. Ortadoğu üzerine haberler yapan Amerikalı bir gazeteci arkadaşım derin bir nefes alıp, YouTube yasağı da dahil olmak üzere artık burada hiçbir şeye şaşırmadığını söylüyor. Fakat otoriterlik çirkin başını ne zaman kaldırsa bir kez daha şoke olmamız fazlasıyla önem kazanıyor.
Ayasofya’daki mesaj yetmez
AB İstanbul’u bu sene ‘Avrupa Kültür Başkenti’ olarak seçti ve bu durum Türkiye’ye kültürel gelişmişliğini dünya vitrinine çıkarma şansını veriyor. Ayasofya’nın ve Türk Havayolları uçaklarının üzerindeki büyük reklamlar bu mesajı gururla taşıyor. Fakat vatandaşlarınızı YouTube’u izlemekten alıkoymanın, kültür bir yana, Avrupalı olmakla hiçbir ilgisi yok. Türkiye’nin ‘Kültür Başkenti’ olarak statüsü yasak kalkana kadar askıya alınmalı.
Bir ulusun gücü hakaretleri yasaklama becerisinden ziyade, muhalefete ve eleştirilere tanıdığı alandan kaynaklanır. (İnternet sansürüne karşı çalışmalar yapan CyberDissidents.org adlı sitenin direktörü, 16 Şubat 2010)