Turkcell’in Ensar Vakfı Eleştirileri ile ilgili Aldırdığı Sansür Kararını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık

31 Mayıs 2016 Basın Duyurusu

Turkcell’in talebi ile İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 5651 sayılı yasanın 9/3 maddesi gereğince 2016/2091 D.İş sayılı ve 01.04.2016 tarihli kararıyla 743 Twitter kullanıcısına ait 862 tweet hakkında erişimin engellemesi kararı verilmişti.

karar_sayfa1Karar_sayfa_son

 

Hakimlik, kararında, genel olarak talep eden Turkcell şirketi hakkında “toplum nezdindeki konum ve saygınlığını zedeleyici, küçük düşürücü içerikler olduğu görülmüştür” tespitinin yanı sıra alt alta sıralanan 862 tweetin neden erişime engellenmesi gerektiği hususunda hiç bir gerekçe belirtmemişti.

İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin erişim engelleme kararına İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.Kerem Altıparmak tarafından 18.04.2016 tarihinde itiraz edildi.

Akdeniz ve Altıparmak’ın itirazını İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin ek kararı ile birlikte değerlendiren İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği de 2016/2300 D.İş. sayılı ve 21.04.2016 tarihli kararı ile İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/2091 D.İş sayılı ve 01.04.2016 tarihli kararında “usule, yasaya ve oluşa aykırı bir yön bulunmadığından” gerekçesiyle reddetmiştir. Karar 02.05.2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve kesinleşmiştir.

31 Mayıs 2016 tarihinde kesinleşen bu karar ile ilgili olarak Akdeniz ve Altıparmak tarafından Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmıştır. Başvuruda özetle:

  1. Kategoriksel olarak İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 743 Twitter kullanıcısına ait 862 tweetin birden engellenmesiyle başvurucuların, Anayasa madde 26 ve AİHS madde 10 ile güvence altına alınmış ifade özgürlüğü kapsamına giren “haber ve bilgi alma hakkı” ihlal edildiği iddia edilmiştir.
  2. Yeterli bir yargısal incelemeden geçirilmemiş, eksik ve yetersiz nitelikte olan gerekçesiz kararlarla, kararlardan etkilenen başvurucular dahil herkesin adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.
  3. Başvuru dilekçesinde açıklandığı üzere sulh ceza hakimlikleri verdikleri hiçbir erişim engelleme kararında gerekçe vermemekte, başvuruyu ilgilisine tebliğ etmemekte, ifade özgürlüğü ölçütlerini hiçbir şekilde dikkate almamaktadır. Aynı hakimlerden çıkmış yüzlerce kararın tamamı benzer ihlallere vücut vermektedir. Anayasa Mahkemesi işbu başvuruda ihlal tespit etse bile aynı uygulama binlerce yeni ihlale vücut verecektir. Bu durumda, ya bu ihlallerin tamamının Anayasa Mahkemesi önüne gelmesi ya da ihlal olarak kalması tehlikesi vardır. Her iki durumun da bireysel şikayet mekanizmasının amaçlarına aykırı olduğu açıktır. Bu nedenle, işbu başvurunun pilot dava yöntemine uygun olarak incelenmesi, belirlenecek ilkelerin tüm başvurular açısından uygulanması için sulh ceza hakimliklerine gönderilerek, gereğinin yapılmaması halinde diğer başvuruların da süratle sonuçlandırılması gerektiği düşünülmektedir. Açıklanan gerekçelerle, başvurunun İçtüzüğün 75. maddesi uyarınca pilot dava usulüne göre incelenmesi talep edilmiştir.
  4. İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, erişim engelleme kararının gerekçesi olarak Anayasa’nın 17. maddesini göstermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin, bu kapsamda Devletin pozitif bir yükümlülüğü olduğunu düşündüğü bilinmektedir. Mahkeme’ye göre, “bireyin şeref ve itibarı, Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan “manevi varlık” kapsamında yer almaktadır. Oysa şikayet konusu Hakimlik kararında gerçek bir kişinin şeref ve itibarı söz konusu olmadığı gibi manevi varlığından da bahsedilemeyecektir. Bu nedenle, 17. maddenin meşru bir sebep olarak gösterilmesinin de mümkün olmadığı belirtilmiştir.
  5. Hakimlik kararı ile erişime engellenen içeriklerin siyasi tartışma ortamına katkısının oldukça yüksek olduğu da başvuruda vurgulanmıştır. Bu nedenle başvuru konusu karar ile erişime engellenen içeriklerin yayınlanmasında kamu yararı olduğu ve demokratik bir toplumda gerekli olmayan bir engellemenin söz konusu olduğu belirtilmiştir.
  6. Hem Anayasamız hem de AİHM içtihatları ile belirlendiği üzere, bir temel hakkın sınırlanması yönünde verilen kararın ölçülülük ilkesine de uygun olması gerekir. Ölçülülük ilkesinin alt unsurlarından biri de elverişliliktir. Bu kapsamda, Turkcell şirketi Twitter platformundaki eleştirilerin nasıl bir şekilde şirketi zarara uğrattığını gösterebilmiş değildir. Hakimlik kararında da şirketin ne şekilde zarar gördüğü açıklanmamış veya gerekçelendirilmemiştir. Dolayısıyla, başvurucuların haber alma, bilgi edinme ve ifade özgürlüğüne 862 adresin ve içeriğin engellenmesi yoluyla yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı iddia edilmiştir.

Geçtiğimiz haftalarda Turkcell tarafından yüzlerce ve hatta binlerce içeriğe çok sayıda Sulh Ceza Hakimliği kararı ile erişimin engellendiği bilinmektedir. Bu kararlar elimiz geçtikçe, hepsine tek tek itiraz edeceğimizi ve konunun takipçileri olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız.

Yaman Akdeniz & Kerem Altıparmak