Cumhuriyet: Bu dolaylı bir sansürdür…

Cumhuriyet Portal

Bu dolaylı bir sansürdür… 14.06.2010

Geçen hafta internette bir kaos yaşandı ve hâlâ devam ediyor. Yapılanlarda hiç kabahat yokmuş, YouTube’un kapanması kaderimizmiş gibi, her şey Google’a yüklendi. Ancak sorun Google’da değil, sorun Türkiye’de içinde bulunduğumuz sansürcü zihniyette.

Sinem Güven

Geçen haftadan beri gündemimizde Google servislerine uygulanan erişim engeli var. Google’ın yani internet kullanıcılarının başına gelen erişim engellenmesi, pek çok şeyi aksattı. Önce nedenini, sonra nasılını açıklayalım.

Google sadece bir arama motoru değil. Hem sitelerin, hem şirketlerin hem de kullanıcıların işine yarayan pek çok servisi var. Örneğin, sitelerin ziyaretçilerinin analizini yapmaya yarayan Google Analytics sayesinde siteye kim, hangi bağlantıyla gelmiş, nelere tıklamış görebiliyor site sahibi.

Google Translate Türkçe dahil pek çok dilde çeviri yapmak için kullanılıyor. Google Reader, blogları ve haber sitelerini tek bir havuzdan takip etmeye, Google Docs dosyalarınızı çevrimiçi olarak görüntülemeye yarıyor. Bu ve bunun gibi 27 Google servisi, TİB’in (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) erişim engelinden etkilendi. Nasılına gelirsek, Google’ın servis verdiği bir IP havuzu var. Bu havuzda YouTube’un da, diğer Google servislerinin de IP’leri var. TİB, halihazırda 2 yıldır engelli olan YouTube’un servis aldığı IP numaralarını aniden güncelleyince, tüm Google servisleri güme gitmiş oldu. TİB önce yaptığı açıklamada uygulamanın, ‘Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/05/2008 tarihli ve 2008/402 No’lu kararı gereği erişimi engelli olan http://www.youtube.com internet adresine ilişkin IP adreslerinin güncellemesinden ibaret’ olduğunu söyledi. Yani, Google’a sansür yok, YouTube yasağıyla ilgili dedi. Sanki YouTube’a girememek Türklerin kaderinde varmış gibi… Hemen sonrasında Ulaştırma Bakanlığı Google’ın 30 milyon TL’lik bir vergi borcu olduğunu açıkladı: ‘Bunu yaparken aynı zamanda dedik ki, gelin Türkiye’de bir irtibat büronuz olsun, bir şubeniz olsun. (..)Maliye Bakanlığı firmaya 30 milyon TL’lik vergi tahakkuku yapmıştır.’ Bu da konuyu saptırmaktan başka bir şey değildi. Zira 5651 sayılı yasada yer sağlayıcı olarak görünen şirketlerin Türkiye’de ofis açma zorunlulukları yok. Vergi borçları da yok dolayısıyla. Sonuç olarak ‘sansürcü ülke’ statümüz güç kazandı. Bu sırada, Cyber-rights hareketinin kurucusu ve Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yaman Akdeniz (sağda) ve insan hakları hukukçusu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, TİB’e itiraz dilekçesi verdi. Ülkemizde yaşanan bir vergi sorunu değil, bir sansür sorunu. Neden mi? Nedenini Doç. Dr. Yaman Akdeniz’e sorduk.

Akdeniz, öncelikle TİB’in erişim engellemesinin hukuki bir dayanağının olmadığının altını çiziyor. Google servislerine erişilmemesi için bir mahkeme kararı yok. ‘Burada durup dururken TİB, Google havuzunda bulunan çeşitli IP adreslerine keyfi olarak erişim engelliyor. Türkiye’de erişim engellerinin bağlı olduğu kanun 5651 sayılı kanun. Bu kanunda TİB’e verilmiş keyfi bir erişim engelleme yetkisi yok. Bu yüzden de TİB’in kararına itiraz ettik’ diyor. TİB’in derdi, Google’ın, kendisine kesilen 30 milyon TL vergi borcunu ödeyip burada bir ofis açması. Ve tabii bunun getireceği yükümlülüklere de katlanması. Bu da ya idari para cezaları ya da otosansür demek… Akdeniz devam ediyor: ‘TİB, Google Türkiye’de ofis açsın diyor. Sen Google’a 30 milyon TL vergi borcu öde demişsin, burada ofis açarsan bizim istemediğimiz içeriği kaldırırsın, üzerine idari para cezası alırsın, genel müdürün mahkemelerde sürünür. Burada Amazon’un, Facebook’un ofisi mi var ki Google’ın olsun?’

Akdeniz, Google servislerine erişimin engellenmesinin Google’ı rahatsız etmek demek olduğunu söylüyor: ‘Bir şekilde Google’ı rahatsız etmek istediler. Ben Google’la haberleştim, gerçekten de rahatsızlar. Çünkü onlar bir sürü şirkete servis veriyor. Sonuçta çalıştıkları altyapı Türkiye’ye has bir şey değil. Google karşılarında gerçekten demokratik bir hukuk devleti olsa masaya otururdu. Belki Google buna bir çözüm bulur ama 3-4 ay sonra yeniden yaşayabiliriz bu sorunu. Bu yüzden biz TİB’e itiraz ettik. Ki yer sağlayıcı diye Google’ın Türkiye’de faaliyet belgesi almaya ve ofis açmaya zorlanması, hiçbir ülkenin hukukunda yok. Türkiye’nin Google’dan talep ettiği vergi borcu da fidye istemek gibi. Tabii, parasını verseler de açmayabilirler, kötü biten Amerikan filmleri gibi. Fidyeyi verirsin ama çocuk da ölür…’

Akdeniz, Türkiye’nin AB’nin kapısına dayanmış bir ülke olduğunun altını çiziyor: ‘Ya AB’ye doğru ya da Çin’e doğru gideceğiz ama şu an nereye gittiğimiz ortada. AB’de böyle bir sansür mekanizması olan ülke yok’ diyor. Bu arada Akdeniz ve Kerem Altıparmak, YouTube kararına da itiraz etti. Şu an yasağın dayandırıldığı 10 videodan altısı kaldırılmış. Kalan dördüne ise Türkiye’den girilemiyor. Çünkü YouTube, Türkiye’den erişime izin vermiyor. ‘Zaten Türkiye’den erişmek bu kadar zorken diğer servisler de kullanılamaz kılınıyor. Bu dolaylı bir sansürdür’ diyor Akdeniz.

13 Haziran 2010