Bianet: “Internet Filtresi” Temel Hak ve Özgürlüklere Aykırı
Doç. Dr. Altıparmak bianet’in Danıştay’a taşıdığı ‘İnternetin Güvenli Kullanımına Dair Usul ve Esaslar Taslağı’nın baştan sona hukuksuz ve öngörülemez olduğu görüşünde.
Ekin KARACA ekin@bianet.org
Ankara – BİA Haber Merkezi
18 Nisan 2011, Pazartesi
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) Şubat sonunda onayladığı ‘İnternetin Güvenli Kullanımına Dair Usul ve Esaslar Taslağı’nın 22 Ağustos’ta yürürlüğe girmesi durumunda, tüm İnternet kullanıcıları BTK tarafından belirlenen filtreleme sistemlerinden birini kullanmak zorunda olacak.
Her internet kullanıcısının, aile paketi, çocuk paketi, yurtiçi paketi veya standart paket abonesi olmak zorunda kalacağı ve paketlerde takip edilebilecek İnternet sitelerini devletin belirleyeceği filtreleme sistemi hakkında bianet, 13 Nisan tarihinde ‘yürütmenin durdurulması’ talebiyle Danıştay’a iptal davası açmıştı.
‘Kurallar, muhatapları tarafından öngörülebilir olmalıdır’
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, bianet’e yaptığı açıklamada bu düzenlemede hukuk devleti olmanın asli koşullarının ihlal edildiğini, düzenleme ile gelecek filtrelemenin ifade özgürlüğü, iletişim özgürlüğü ve özel hayat önünde engel oluşturacağını söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
* ‘Bilişim konusunda uzman olan hakimler bu konularla ilgilensin’ gibi yaygın bir düşünce var. Aslında sorun bilişim bilmemek değil. Esas sorun, diğer konularda olduğu gibi temel hak ve özgürlüklere müdahale konusunda Anayasa ve uluslararası sözleşme gereklerine uygun karar almak.
* BTK, bilişim konusunda uzman; işleri bu. Hukukçuları da var. Ancak hazırladıkları metin tam da hukuk devletinin en esaslı kurallarının ihlal edildiği bir metin.
* Hukuk devletinde temel haklar ve özgürlüklere devletin yapacağı müdahalenin ne olacağı öngörülebilir olmalıdır. Eğer yapılacak müdahale öngörülebilir değilse bunun ölçülü mü olduğunu, hakkın özüne mi dokunduğunu, demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığını denetleyemezsiniz.
* En dar kapsamlı bir hukuk devleti anlayışında bile birinci kural, kuralın muhatapları tarafından öngörülebilir olmasıdır.
‘Bu düzenlemenin hiçbir yasal dayanağı yok’
* Düzenlemeye göre BTK ‘beyaz liste’ ve ‘kara liste’ diye iki liste oluşturacak ve bunun ne olduğuna dair muhatapları yani İnternet siteleri ve kullanıcılar hiçbir şekilde öngörülebilirlik aracına sahip değiller.
* Kara liste nedir? Acaba BTK, çocuklar ve aileler için neyi zararlı görecek? Devlet diyor ki, sen neyin kendine veya çocuğuna zararlı olduğunu bilemezsin, bunu ben bilirim ve sen iyi bir ebeveynsen benim dediğimi yapacaksın.
* BTK’nın böyle bir düzenleme yapmasının yasal dayanağı yok. Bunu mümkün kılan hiçbir yasa yok. Tamamen idari kurumun kendi insiyatifi ile başlattığı bir uygulama.DüzenlemedeElektronik Haberleşme Kanunu dayanak olarak gösterilmiş ama orada da böyle bir yetki verebilecek kural yok.
* Düzenlemede bir yandan ifade özgürlüğümüz kısıtlanıyor. Diğer yandan bilgi alma ve yayma özgürlüğümüz, siyasi özgürlüklerimiz kısıtlanıyor. Öte yandan da özel hayatımıza müdahale var. Bu sınırlamalar ancak yasalarla gerçekleştirilebilir.
* Düzenlemenin keyfi uygulamaya yol açması ihtimali çok yüksek. Bu süreçte iktidarın veya BTK’nın hoşuna gitmeyecek sitelerin engellenmeyeceğine dair bir güvence var mı? Hayır yok. Mesela ‘bianet sakıncalı bir site, ben bunu kara listeye alıyorum’ dediği zaman bunun dayanağı ne olacak?
‘Hukuk devletinde sözlü güvence olmaz’
* Diyebilirler ki, ‘nerden çıkarıyorsunuz? Biz çok demokratız ve hiçbir siteyi yasaklamayacağız.’ Binlerce İnternet sitesinin yasaklı olduğu bir ortamda böyle bir söylemin ne kadar geçerli olacağını bir kenara bırakarak, bu tür bir açıklamanın doğru olduğunu varsayalım.
* Hukuk devletlerinde idare tarafından verilen sözlü güvencelerin hiçbir önemi yoktur. Hukuk devleti bu yüzden vardır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi de bu ilkenin doğal bir sonucudur. Aynı şekilde hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması durumunda hakim güvencesi bulunması güvencesi de buradan geliyor, yine öngörülebilirlik güvencesi de bu ilkeden türetiliyor. Bu güvencelerin olmadığı yerde sözlü olarak ‘merak etmeyin, biz sadece çocuklarımızı korumak istiyoruz’ denmesininhiçbir önemi yok.
* Avrupa Konseyi de Avrupa Birliği de bu gibi genel filtrelemelerin yapılmamasına dair tavsiye kararları yayınladı. Devletin zaten bu şekilde bir filtreleme uyguladığı bir örnek ben bilmiyorum.
‘Hem telafisi güç zararlar doğacak, hem de açıkça hukuka aykırılık var’
* Neyin zararlı olacağı konusunda bir ölçüt belirlenmediği gibi nasıl bir uzmanlıkla bu sonuca ulaşılacağı da belirsiz.
* BTK bu konuda deneyim sahibi, çocuk psikolojisi hakkında onlarca yıl çalışmış uzmanlardan oluşan bir yer değil. O halde ‘Bu site ahlaksız, kapatın’ kararının ölçütünün ne olacağı gerçekten belirsiz.
* Hukuka aykırılık çok açık. Yürütmeyi durdurma kararını iki tane koşulu var. Bir tanesi açıkça hukuka aykırılık durumu, ikincisi de telafisi güç veya imkansız zarar doğması. Telafisi güç zarar, kural uygulanmaya başladığı anda doğacak. Çünkü o günden itibaren sansürleme başlayacak. Benim görüşüm burada açıkça hukuka aykırılık olduğu ve telafisi güç zararlar doğacağı. Ama nihayetinde buna yargı karar verecek, o nedenle bu konuda daha fazla söz söylemek doğru olmayabilir. (EKN/EÖ)