Diken: Prof. Yaman Akdeniz: İnternet yasası Bilal Erdoğan gibi büyük çocuklar için değişti

http://www.diken.com.tr/prof-yaman-akdeniz-internet-yasasi-bilal-erdogan-gibi-buyuk-cocuklar-icin-degistirildi/

BURCU KARAKAŞ

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yaman Akdeniz, internet yasaklarıyla mücadele denilince akla gelen iki akademisyenden biri. Prof. Dr. Akdeniz’le her geçen gün artış gösteren sansür vakaları ve ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ davalarını konuştuk…

Ardı ardında gelen erişim yasaklarının ana kaynağı nedir?

Erişim engellemelerin başlangıç noktası 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun. 2007’de yürürlüğe girdi. 17-25 Aralık soruşturmalarından sonra değişikliğe gidildi ve erişim engellemeyle ilgili hükümlerin sayısı artırıldı, kapsamı genişletildi.

2014 yerel seçimlerinden önce Twitter ve Youtube’a Türkiye’den erişim engellendi. O zamana kadar bu kanun kapsamında erişime engellemeler ağırlıklı olarak çocukları zararlı içerikten korumak için yapılıyordu. Şubat 2014 değişikliklerindeki asıl amaç siyasilerin ‘kişilik hakları’ ve ‘özel hayatın gizliliği’ gerekçeleriyle kendilerini koruması için yapıldı.

Son değişiklikte ise Nisan 2015’te 8/A maddesi eklenerek devletin güvenliğinin sağlanabilmesi (milli güvenlik, kamu düzeninin korunması vs.) için başbakanlık başta olmak üzere yürütme organlarına erişim engelleme ve internetten içerik çıkartma talep etme yetkisi verildi.

8/A’yle ilgili karşımıza ilk örnek Cumhuriyet gazetesinin 29 Mayıs 2015 tarihli Can Dündar imzalı ‘İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar’ başlıklı manşet haberinde MİT tırlarına ait arama ve bu aramada tespit edilen silahların görüntülerinin yayımlanmasıyla karşımıza çıktı. Konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık.

Eklenen 8/A maddesi için ‘seçimden önce alınan bir tedbir’ diyebilir miyiz?

Tabii ki. Kanun, 2007’de çocukları korumak için başladı. Şubat 2014 değişiklikleri Bilal Erdoğan gibi daha büyük çocukları korumak için yapıldı. 8/A değişikliği de tamamen siyasi nitelikli bir değişiklik olup iktidarı korumak için yapılmıştır. Başka türlü izah etmek mümkün değil zaten. Geldiğimiz nokta itibariyle 5651 sayılı kanunun artık pek de çocuklarla ilgisi kalmadı. Farklı kolları olan siyasi amaçlı bir internet kontrol mekanizmasına dönüştü.

Bilal Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan’ın, Fuat Avni hesabı hakkında yapmış olduğu başvuru neticesinde verilen mahkeme kararının Twitter’ı kapatabileceği konuşuluyor. Bu başvuru, Twitter’a bugüne kadar getirilen erişim yasakları için yapılmış başvurularla benzer mi?

2014 yerel seçimleri öncesinde, TİB ‘Vatandaşlarımız mağdur oluyor’ ya da ‘Twitter Türk mahkemelerinin kararlarını uygulamıyor’ gibi sebeplerden re’sen kendisi idari bir tedbir kararıyla Twitter’a erişim engelleme kararı almıştı. Aslında böyle bir yetkisi yoktu, olmayan bir yetkiyi kullandığı için ‘fonksiyon gaspı’ yapmıştı. Bu engellemenin de siyasi bir niteliği vardı. Twitter’ın yerel seçimlerden önce kapatılması istenmişti. Anayasa Mahkemesi tarihi bir kararla bizimle aynı fikirde olduğunu beyan etti ve TİB’in erişim engelleme kararının ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale niteliğinde olduğuna karar verdi.

Sonraki süreçte bir daha Twitter ve Youtube gibi sosyal medya platformlarının topyekûn erişime engellenmemesi gerekirken Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın öldürüldüğü günün sonrasında rehin anı fotoğraflar sosyal medya platformlarından yeteri kadar hızlı kaldırılmadığı için İstanbul Sulh Ceza hakimliklerinden üç farklı erişim engelleme kararı alındı. Topyekûn erişime engellemeyle Suruç katliamından sonraki paylaşımlar nedeniyle de karşılaştık.

Son olarak, Bilal Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından Fuat Avni’yle ilgili yapılan başvuruda, başvurucular birkaç tweet’ten değil, ‘Bütün hesaptan kişilik haklarımız ihlal ediliyor’ denilerek hesabın kapatılmasını talep etmişler. 6 Ekim 2015 tarihinde de İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği, öncelikle Fuat Avni hesabının erişime engellenmesine karar vermiş. Fakat, eğer bu hesaba erişim Twitter tarafından engellenmez veya teknik olarak bu engelleme Türkiye’deki İnternet Servis Sağlayıcıları aracılığıyla yapılamazsa, hakimlik, 5651 sayılı kanunun madde 9/4’üne dayanarak ‘http://www.twitter.com adlı siteye tümden ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE’ karar vermiş. Bu kararın da dört saat içinde uygulanması gerekirken aradan üç gün geçti ve karar Twitter tarafından uygulanmadı. Biz de dün Twitter’a Türkiye’den erişim engellenmesin diye Kerem Altıparmak ile beraber karara itiraz ettik. Bu tip itirazları yapmaya çalışırken binbir türlü güçlükle karşılaşıyoruz. Mahkeme kararlarını vermiyorlar. Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı bir şekilde hala, “Siz taraf değilsiniz” diyen hakimlikler var.

Erişim yasakları konusunda açılan davalara vatandaş olarak herkes taraf olabilir, değil mi?

Elbette. İfade özgürlüğü sadece haber vermeyi değil, haber almayı da kapsıyor. Anayasa’nın 22. maddesinde haberleşme özgürlüğü diye bir şey var.

Peki Twitter, mahkeme kararlarını neye göre uyguluyor ya da uygulamıyor?

Twitter, Türkiye’deki süreçten korktu. Dünyada en çok kullanıcısı olan ülkelerden biri. Geçen sene kısa süre de olsa engellenince korktular. Türkiye’nin ciddi bir pazar olduğunu biliyorlar. Mesela Facebook önüne gelen kararları uyguluyor. ‘Facebook kapatılacak’ diye haber duymuyorsun çünkü daha iyi ilişki içindeler. Twitter ile Ankara’ya geldiklerinde görüştük bir sefer. Fikrimi sorduklarında, “Kararları sizi bağlamaz, uygulamayın. Kaybeden taraf Türkiye olur” dedim.

Spekülasyon sebebi olan bir durumu sormak istiyorum: Fuat Avni hesabını yöneten kişi ya da kişilerin bulunmaması genellikle inandırıcı gelmiyor. Bu inanışta gerçeklik payı var mı?

Gerçekten bulamıyor olabilirler. Sosyal medya şirketleri, teknik bilgileri genel olarak paylaşmıyor. Hesabı kullanan kişilerin tespiti için IP numaraları gibi bazı teknik bilgilere ihtiyaç var. O IP numaraları bizimkilerin elinde yok. Olsa dahi bulamayabilirler, o da ayrı konu. Sen evinde oturup kullanırsan bulurlar tabii. Ancak tahminim o şekilde kullanmıyorlar. Böyle anonim bir hesap yapacaksan her türlü önlemi alıyor olman lazım.

Kürt haber sitelerine yıllardır erişim yasağı var. Söz konusu yasakların yasalara uygunluğu nedir?

Yasakların çıkış noktası, yani 8/A maddesi Anayasa’ya aykırı. 7 Haziran sonrası bu yasaklar artık siber savaş seviyesine geldi. DİHA hakkında yaklaşık 20 farklı erişim engelleme kararı verildi. Benim bildiğim yaklaşık 35 farklı 8/A kararı var. BestaNuçe, Azadiya Welat, JİNHA, ANF engelli. Sendika.org bile engelli. Adreslerini değiştirdikçe tekrar tekrar karar alıyorlar. Gerekçe olarak, ‘kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması’, ‘milli güvenlik’ diyorlar. Son dönem kararlarda bir de ‘terörü öven’ ifadesini eklemişler. Bu ifade kanunda yok, dolayısıyla hukuka aykırı.

Güncel Hukuk dergisi için Kerem Altıparmak ile kaleme aldığınız yazıda, ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları incelendiğinde cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesi‘nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu ifade ediyorsunuz. Açılan davalar ileride Türkiye’nin başını nasıl yakar?

Türk Ceza Kanunu’nda sadece bir kişiyle ilgili bu özel madde aslında çok fazla kullanılan bir madde değildi. AİHM, ‘Hakaret suçu olabilir ama kişiye özel suç olamaz’ diyor. Anayasa’nın 90’ıncı Maddesi uyarınca cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen TCK Madde 299 esas alınamaz ve uygulanamaz’ tezini düşündük ve şimdi biz ‘Buradan cezalandırma yapamazsınız’ tezini kabul ettirmeye çalışıyoruz. Kolay olmayacak tabii. AİHM’in ifade özgürlüğüyle ilgili ihlal istatistiklerine baktığınız zaman Türkiye lider. En çok ihlal kararı Türkiye’yle ilgili verilmiş. Bu, uzun yıllar da devam edecek. Süreç zaten çok yavaş ilerliyor. 10 sene sonra bu dönem oraya yansımış olacak.

Tivibu’nun BUGÜN TV, Samanyolu Haber ve Mehtap TV kanallarını platformundan çıkarmasından sonra Digitürk de aynı adımı attı. Digitürk tarafından yapılan açıklamada, ‘Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yapılan soruşturmayla ilgili şirketimize resmi yazı tebliğ edilmiştir’ denildi. Bu yazının hukuki karşılığı var mı?

Savcının böyle bir karar alma yetkisi yok. Bu kanallarla ilgili bir soruşturma olabilir ama karar ancak bir mahkeme tarafından verilebilir veya RTÜK’ün yetki alanına giren bir durum varsa o karar verir. Konu hakkında bilgimiz Digitürk’ün açıklamasıyla sınırlı olduğu için yorum yapmak zor, fakat siyasi niteliği olduğu kesin Digitürk kararının.

Ayrıca, böyle bir talep varsa Digitürk platform olarak neden bu karara itiraz etmiyor? Direnç nerede? Hak, hukuk aramak nerede? Digitürk’ün de kaybı var. Bu kanallar Digitürk’te yer almak için dünyanın parasını vermiyorlar mı? Digitürk’te olmak Twitter’da hesap açmak gibi bir şey değil ki. Telif hakları var, sözleşmeler var.

RTÜK’ün elinde olan bazı yetkileri herhangi bir savcı re’sen kullanamaz. Yayın durdurmadan da öte bir şey, platformdan atıyorlar, attırıyorlar. Türkiye’de basının ve gazetecilerin daha ağır bir baskı ve müdahale altında olduğu bir dönem herhalde olmamıştır.