Vatan: YouTube meselesi

Vatan: “YouTube meselesi”

10/31/2008, Zülfü LİVANELİ

Çoktan beri söylemek istediğim bir söz var. Hayatta gördüğüm her şeyin özeti diyebileceğim bir söz:

ESAS ÇELİŞKİ, GERÇEKLE YALAN ARASINDA DEĞİL, GERÇEKLE DAHA DERİN GERÇEK ARASINDADIR.

***

Gördüğüm kadarıyla insanlar, kavrayış kapasitelerine göre herhangi bir katmandaki gerçeğe sarılıp, onu canla başla savunuyorlar. Ama bilmiyorlar ki o katmandan daha derinlerde başka gerçeklikler var. Bu ilkeyi birçok kişiye ve tartışmaya uygulayın, bana hak vereceksiniz.
***

Çok küçük bir örnek vereyim:

Türkiye’nin YouTube’u yasaklaması haklı olarak eleştiriliyor. Düşünce özgürlüğüne bir darbe olarak algılanıyor.

Hayatı boyunca sansürlenmiş ve sansürle mücadele etmiş bir insan olarak, benim bu görüşe hak vermemem mümkün mü?

Elbette değil.

YouTube gibi bütün internet siteleri üzerindeki sansür kaldırılmalıdır.

Bu bir gerçek.
***

YouTube, şaşırtıcı bir biçimde dünyadaki hiçbir yaratıya, hiçbir telif hakkına ve hiçbir fikri mülkiyete saygı duymayan bir şirket.

Eline gelen her konseri, her görüntüyü, her televizyon programını ve her şarkıyı yayınlıyor.

Bir yerde yayınlanan klibiniz ertesi gün YouTube’da.

Bir üniversitede konuşma mı yaptınız, daha o akşam YouTube’da kendinizi izleyebilirsiniz.

Siz o görüntünün yayınına izin verdiniz mi vermediniz mi diye aldıran yok.

Ne besteleriniz korunuyor, ne fikri haklarınız.

Bu, korsanlık değil mi?

CD ve DVD’leri korsan olarak çoğaltıp sokakta satan adamın yakasına yapışılıyor da aynı ürünü bütün dünyada yayınlanan YouTube ya da diğer paylaşım sitelerine niçin bir şey denmiyor.

YouTube bugüne kadar hiçbir yaratıcıdan izin almış mı?

Hayır.

Telif hakkı ödemiş mi?

Yine hayır!

O zaman, korsan, hem de düpedüz korsan.

Ve ne yazık ki Avrupa Birliği yöneticileri, bu hak ihlaline, bu korsanlığa yeşil ışık yakıyor.

Oysa siz kendi bestenizi yayınlamak isteseniz, binbir güçlükle uğraşmak, MESAM, Kültür Bakanlığı gibi kuruluşlardan izin almak zorundasınız.

Yoksa kendi eserinizi bile yayınlayamazsınız.

İşte bu da derin gerçek.
***

İlgili kurumlar biraz daha özenli davransa, Türkiye’yi site yasaklayan bir devlet konumuna düşürmek yerine, yukarıdaki gerekçelerle YouTube’a karşı mücadele edebilir, hatta dava açabilirdi.

Ama yapmadılar, yasaklardan medet umdular.

Oysa günümüz teknolojisinde hiçbir şeyi yasaklamak mümkün değil.

Ama uluslararası hukuk mücadelesi yapmak mümkün.

Zülfü LİVANELİ – VATAN